Boşanma Dosyası #1: Herkes mi Boşanıyor?

Yıllar önce büyük kızım Melis’in anaokulu kaydı sırasında dikkatimi çekmişti – başvuru formunda iletişim bilgileri anne için ayrı, baba için ayrı, veli için ayrı isteniyordu. Şaşırmıştım ilk gördüğümde. Ben öğrenciyken sınıflarda bir, belki iki çocuğun annesi babası ayrı olurdu – formlarda da tek bir adres ve telefon sorulurdu. Şimdi sınıflarda çocukların yaklaşık yarısının annesi babası ayrı. Kayıt formları da buna göre güncellenmiş tabii.

Yirminci yüzyılın başlarında insan ömrü ortalama 45 yıldı. Bu da basit bir hesapla evlilikler yaklaşık 20-25 yıl devam ediyordu demek. Bugün ortalama ömür erkekler için 80’e yakın, kadınlar için ise 80’in üzerinde – giderek de artıyor. Demek ki çiftler yaklaşık 60 yıl evli kalabiliyor – bazen daha bile fazla. Bu kadar uzun bir süreyi aynı kişiyle evli olarak geçirmek, yüksek bir beklenti mi?

Evlilik kurumundan ve eşimizden beklentimiz yüksek. En iyi arkadaşımız, sevgilimiz, sırdaşımız, dert ortağımız, sağ kolumuz, maddi manevi dayanağımız aynı kişi olsun ve bu ömür boyu aynı düzende devam etsin istiyoruz. İnsanlar zamanla değişiyor. Eşimiz değişiyor. Biz değişiyoruz. Ve bunun çok da farkındayız aslında. Bu değişim paralel gidiyorsa, sorun yok; peki gitmiyorsa? Araştırmalar, bir sorun olduğunu fark ettikten ortalama altı sene sonra çift terapisine başladığını söylüyor mesela çiftlerin. Sorunu fark etmek, varlığını kabullenmek kolay değil.

Eskiden insanlar ölüm ayırana dek evleniyordu. Bugün evlilik kararı verenler bunun ömür boyu sürme ihtimalinin düşük olduğunu biliyor – istatistikler ortada.

Eskiden monogami, yani tek eşlilik, ömür boyu tek bir kişiyle yaşanılan beraberliği ifade ediyordu. Bugün ise, psikolog Esther Perel’in de sık sık vurguladığı gibi, “Ben bütün ilişkilerimde tek eşliyim.” gibi ifadeler kullanıyoruz – yani seri monogami var (yani, genellikle!).

“Ebeveyninizi Nasıl Alırsınız? Tek mi, Çift mi?” adlı yazımda da belirttiğim gibi, artık dağılmış yuva yerine tek ebeveynli aile diyoruz – dildeki değişim, algıdaki değişimi yansıtıyor.

Evet, boşanma durumunda ailenin şekli değişiyor ama çocuk varsa, aile yaşamı sona ermiyor. Çocuğun velayetini elinde bulunduran ebeveyni ile bir alt sistem, velayeti olmayan ebeveyni ile de bir başka alt sistem oluşuyor. Ebeveynler çocukların hayatının bir parçası olmaya devam ediyor; yalnızca ikametgahları değişiyor. Boşanma ve seri evlenme durumunda ise çoğul çekirdekli sistemler ortaya çıkıyor.

Ebeveynlik ve evlilik kavramları birbirinden bağımsız hale geldi.

Evlilik sonrası hayata adaptasyon da, günümüz batılı toplumlarında büyük bir kesiminin geliştirmesi gereken bir beceri oldu. Boşanma kararını vermek de, boşanmak da kolaylaştı.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2016 raporuna göre ülkemizde 2015’te boşanma oranı bir önceki yıla göre %5 artmış. Boşanmaların %39,3’ü evliliğin ilk 5 yılında, %21,5’i ise evliliğin 6-10 yılı içinde gerçekleşmiş.

Amerika Birleşik Devletleri verilerine göre ilk evliliğin kırklı yaşlarda boşanmayla sonuçlanma ihtimali %67. Boşanmalar genellikle evliliğin ilk yedi yılında gerçekleşiyor. İkinci evliliklerdeki boşanma oranı ise ilk evliliklere kıyasla %10 daha fazla.

Avrupa’nın en yüksek boşanma oranına sahip ülkesi olan Belçika’da 1975 yılından bu yana evlenme oranı %40 azalırken boşanma oranı %400 artmış.

Bir araştırma, bir çift ayrıldığında yakın çevresindeki çiftlerin de ayrılma ihtimalinin %75 arttığını söylüyor!

Boşanma oranları artmaya devam etse de, boşanmış kişilerin birçoğu yeniden evleniyor – bir sürü de yamalı bohça aile ortaya çıkıyor. Yine Amerika Birleşik Devletleri istatistiklerine göre boşanmış altı erkekten beşinin ve dört kadından üçünün tekrar evlenmesi söz konusu. Amerika Birleşik Devletleri vatandaşlarının dörtte biri en az bir boşanma yaşamış ve evli yetişkinlerin çoğunluğu ikinci evliliğinde.

Bu veriler olumsuz algının evlilik kurumuyla değil, yalnızca evlenilen bireyle ilgili olduğu şeklinde yorumlanabilir. Mesela mutsuz bir evlilikte hastalanma olasılığımız %35 artıyor. Ama mutlu çiftler, boşanmış veya mutsuz çiftlere göre daha sağlıklı ve daha uzun bir ömür sürdürüyor. Evlilik herşeye rağmen hala tercih edilen yaşam şekli gibi görünüyor.

Daha önceki yazılarımda da hep belirttiğim gibi, ben bu konudaki iyimserliğimi koruyorum – eşlerden ikisi de istekli olduğu sürece.

Boşanıyoruz – Çocuklar Ne Olacak? Bir sonraki yazıda…

Divorce

Boşanma Dosyası #1: Herkes mi Boşanıyor?” üzerine bir yorum

  1. Geri bildirim: Boşanma Dosyası #2: Boşanıyoruz – Çocuklar Ne Olacak? | Ahu Koseoglu, MSc

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s