Mandala, şekilleri belirli bir düzene göre boyamak anlamına geliyor. Budizm’de mandalanın amacı insanın acısına onu aydınlanmaya ulaştırarak son vermek ve hakikate ilişkin doğru görüşe ulaştırmak. Özellikle yuvarlak formuyla farklı kültürlerde evreni temsil ediyor.
Bir süredir kitapçılardaki yetişkinler için boyama kitaplarının sayısı artıyor. Ayşe Arman detoksta açlıkla baş etmek için mandala olayına girdik diye yazdığında, biraz ilgimi çekse de, bakıp geçmiştim açıkçası. Yaz başından beri yetişkinler için boyama sayfalarını sosyal medyada gururla paylaşan arkadaşlarımın sayısı da giderek arttı. Ne yalan söyleyeyim, bu akım bizim evde kimseyi pek sarmamıştı önceleri.
Kitaplar “her yaş için bulmaca, boyama ve desen tamamlama kitabı” olarak geçiyor. Esrarengiz Bahçe 22 ülkede iki milyonun üzerinde satış yapmış. En son baktığımda Amazon’da stokta kalmamıştı! Facebook, yetişkin boyama gruplarıyla dolu. Boyama sayfaları herkesin elinde.
Kitapların bazılarının kapağında “stres giderici desenler”, “renklerle terapi”, “boyama terapisi” gibi iddialı ifadeler var.
Kitaba yatırım yapmadan önce bir denemek isterseniz, ücretsiz çıktı alabileceğiniz “Yetişkinler İçin Zen ve Anti-Stres Boyama Sayfaları” başlıklı siteler de var.
Psikologlar bekleme salonlarına boya kalemleri ve boyama kitapları koymaya başladı. Danışanlar, beklerken boyadıkları sayfaları yırtıp tamamlamak, sergilemek veya saklamak için yanlarında götürebiliyor.
Biletix’te Mandala Akademi’nin farklı şehirlerde yürüttüğü Mandala Eğitimleri için bilet satışı var.
Boyama, bizi bir süre için de olsa çocukluğumuza döndürüyor. Bu bile keyfimizin yerine gelmesi için yeterli oluyor bazen! Yalnızca renklere, desenlere, boyamaya konsantre olduğunuzda başka bir şey düşünmemeye başlıyorsunuz. Sanki aklınızı dolduran düşüncelerin tıpasını çekmiş gibi, renklerin huzur verici dünyasına kendinizi bırakıyorsunuz. Beyin dinleniyor, nefes alış verişiniz düzene oturuyor, daha huzurlu oluyorsunuz – en azından hedef bu! Meditatif bir yanı olduğu kesin. Bazılarımız bunu spor yaparak başarıyor, bazıları bir müzik aleti çalarak, bazıları bulmaca çözerek, bazıları yapboz yaparak. Hepimiz kendi yöntem(ler)imizi buluyoruz. Stresle baş etme teknikleri eğitimime bir satır daha ekleyeceğim artık: Boyama.
Psikolog Mihaly Csikszentmihalyi, insan zihninin bir aktiviteyle tamamen meşgul olma durumunu “flow” yani akış hali olarak tanımlıyor. Bu teoriye göre insanın en mutlu olduğu zaman, akışta olduğu zaman: Dikkati tamamen yaptığı aktiviteye odaklanmış, zaman kavramı önemini kaybetmiş, fiziksel ihtiyaçlarla ilgili farkındalık azalmış. Akış hali, stres seviyesini azaltıyor. Tabii seçilecek aktivitenin kaygı yaratacak kadar zor ya da sıkılmamıza neden olacak kadar basit olmaması lazım ki akış halini hakkıyla yaşayabilelim.
Bu duyguyu bilinçli olarak yaşadığım ilk anı çok net hatırlıyorum: İstanbul Levent’te Selin Ana Okulu’na gidiyordum ve bale dersinde belirli bir dansı çalışıyorduk. Bir anda kendime gelmiştim ve bir süredir müzik ve dans hareketleri dışında hiçbir şey düşünmediğimi fark etmiştim – çok da hoşuma gitmişti. Bu farkındalık anından itibaren hem eğitim, hem iş, hem de özel hayatımda peşine düştüğüm bir his, bir durum haline geldi bu akış hali. Tabii Csikszentmihalyi’ın kitabını okuyana kadar yapmaya çalıştığım şeyin adını bilmiyordum!
Lucy ailemize katıldığından beri kedilere ve kedi desenlerine olan ilgimiz haliyle arttı. Çok yakın bir arkadaşım dün kızlara kedi motifli boyama kitapları ve renk renk boya kalemleri getirdi – bu yazıya da vesile olmuş oldu. Ben de kendime “Renklerle Terapi: Anti Stres Boyama” kitabını seçtim. Hemen evde bir grup mandala seansı başlatıyorum – akışta olalım!